Kılıçdaroğlu ve Demirtaş’ın ortak sırrı

Sabah Muharriri Mahmut Övür, bugünkü köşe yazısında CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu ve eski HDP Eş Genel Lideri Demirtaş’ın terör örgütü tabirlerinde PKK sözünü kullanmadığına dikkat çekti. 

İşte Övür’ün yazısından bir kısım:

Birkaç gündür siyaset, Mersin’de bir polisin şehit edildiği PKK terörünü tartışıyor. Tartışma daha çok da, saldırıyı gerçekleştiren teröristlerden birinin CHP’nin “gazeteci” diye sahip çıkması üzerinden yürüyor. Halbuki asıl sorun, CHP’yi de, sol aydınları da bir teröristi, gazeteci diye savunma noktasına getiren siyasi bakışta gizli…
Bu o denli hastalıklı bir siyasi bakış açısı ki, PKK ne yaparsa yapsın ismiyle kınanmıyor ve daha vahimi devlet ve siyaset suçluyor.

Bildiğim kadarıyla son yıllarda yalnızca bir kere CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, PKK’yı ismiyle kınadı. Onun dışında hep “terör saldırısı nereden ve kimden gelirse gelsin” gibi bir ezberi söyleyip durdu.

Son Mersin taarruzunda da, “Mersin’de polisevine yönelik alçakça düzenlenen terör saldırısında şehit olan polis memurumuza Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum” diyor ve şöyle bitiriyordu: “Terörü bir kere daha lanetliyorum.”

İyi de o terörü gerçekleştiren örgütün ismi ne? Neden PKK terörü demiyor?

Güya örgütün reklamı olmasın diye. Meğer birebir gün şu tweet’i atmasını biliyor:

“IŞİD canileri, Mehmetçiklerimiz Sefter Taş ve Fethi Şahin’i şehit etti. Bugün Fethi Şahin’in ailesini ziyaret ettim. Bu olaya devlet suspus olmuştur.”

Bu durumda Kılıçdaroğlu, IŞİD’in reklamını mı yapmış oluyor? O denli olmadığını herkes biliyor.

Aynı şeyi çok daha sinsi biçimde eski HDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da yapıyor. O da PKK terörü demeden “sivil siyasetçi” edasıyla konuşuyor:

“Mersin’deki silahlı saldırıyı kınıyorum. Siyasetin sorumluluğu, şiddet dışı çözümlerde ısrarcı olmaktır.”

Terörü PKK üstlendiği halde Demirtaş, PKK adını ağzına almıyor. Aslında alamaz da… Alma hamaseti gösteren bir siyasetçi olsaydı, ne çözüm sürecini sabote eder, ne de yüzde 13 oyu Kandil korkusuyla heba etmezdi. Bu tavrı korkudan çok kendi deyimiyle “silahlı muhalefete” inancından kaynaklanıyor. Aksi halde “Türkiyelileşeceğiz” dediği 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra beyaz kefenini giyer, PKK terörüne karşı çıkardı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir