Süleymancılar cemaatinin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan’ın torunu, eski AKP İstanbul Milletvekili Fatih Süleyman Denizolgun, Süleymancılarla ilgili ifşalarını sürdürüyor. Denizolgun, toplumsal medya hesabından “İtiraf ediyorum” başlığıyla iki paylaşım yaptı.
Süleymancılar cemaatine karşı “Terekenin Tespiti Davası” açtıklarını belirten Denizolgun, Süleyman Hilmi Tunahan’ın Kısıklı köşkündeki paylarıyla ilgili, “Şu anda uygar kanuna nazaran, köşkün çoğunluk payı (2/3), tüm Kısıklının da yarısı, misafirhanenin yarısı da Elhamdülillah, MaşaAllah bizim” dedi. Süleymancılar cemaatinin Tunahan’ın köşkü ve misafirhanesinde “işgalci” durumunda bulunduğunu ileri süren Denizolgun, “Kurişiiler bırakın şeri kanunları uygulamasını, uygar kanunları dahi uygulamıyorlar. Hatta; gaspçı ve işgalci zihniyetteler” yorumunda bulundu.
Denizolgun paylaşımında şunları yazdı:
“21 Aralık 2019 tarihinde; polislerle, TOMA’larla, hakim ve heyetiyle, babam ve şahsım ile birlikte misafirhaneye girme kararı verdi. İbadetlerimizi yaptık. Daha sonraki haftalarda, köşke de keşif yapıldı. İşte dananın tüm kuyruğu burada koptu.
Ali Erhan Kurişii tarafı; bize misafirhaneye girmeyin, şu büyük paraları alın diye 20 Aralık 2019 tarihinde teklif etti. Hatta, öbür tüm miras mevzularını da çözelim, şirket mevzularını da çözelim diye kol uzattı. Biz red edip, misafirhaneye girdik.
Akabinde, bizden habersiz halde, babamın hesap numarasını bildikleri bir hesaba güya kiralama yapıyorlarmış üzere yüklü ölçüde paralar gönderdiler. Biz bu paraları da iade edip, mahkemeye bunlar bu türlü yapıyor diye ibrazda da bulunduk, kabul etmediğimizi de beyan ettik.
Üstüne, Ali Erhan diğer davaları da kaybedince, güzelce ürkmeye ve paniklemeye başladı. Birde; 2020 yılında, kurslara ve tabana ziyan vermeden cemaat idaresine operasyon hazırlıklarını duymaları, Ali Erhanı tam sıkıntıdan çıkardı.
Köşke ve misafirhaneye; bizim girmemiz ve Kısıklıyı bizim yönetmemiz Ali Erhan için kendi idam fermanının icrası olacaktı. Kısıklıdaki köşk ve misafirhane kendi tesirinde, idaresinde olmadan cemaatimizi yönetemeyeceğini çok yeterli biliyordu. Zira, tüm Süleymanlı tabanımız da yalnızca Kısıklıyı kimin yönettiğine bakıyordu.
Kurslar ve yurtlardan fazla, cemaatimizin gözünde manevi tek yer, cemaatimizin kalbi olan Kısıklıdır. Tüm kurslar ve yurtlar Kısıklıya bağlıdır. Kısıklının hakimi, cemaatin hakimi olur inancı herkesin kabul ettiği en büyük gerçek.
Bizi parayla satın alamayacağını çok âlâ idrak ettiği için; yargı, bürokrasi ve siyaseti 2020 yılından sonra çok önemli biçimde satın almaya çalıştı. Vakte oynamaya çalıştı. Kripto para vasıtalarını, aracıları vesile etti. Çok büyük servetler ölçüsünde, cemaatten aldığı yardım, zekat, kurban, sadaka paralarını saçıp savurmaya başladı.
Mahkemelerde; yargıçlar, savcılar, yazı işleri işçileri, mahkeme kalemleri, eksperler, dahası özel daldaki, belediyelerdeki, bürokrasideki muhtaçlık duyulan her yerde, adliyelerin kurul başkanlıkları ve başsavcılık makamları üzere sayısız yerde, daha evvel de ayrıntılı formda izah ettiğim üzere, rüşvet ağları kurdular.
Tekrara girmemek ve kelamın tekrardan uzamaması için, şimdilik bu kadarının kafi olduğunu düşünmekteyim.
Rüşvet bataklığına girdikçe, debelendikçe daha da çok paralar israf etmek zorunda kaldı. Çıkışı mümkün olmayacak biçimde bataklığa saplandı. Kabahatler ve günahlar galerisine, her geçen gün yeni cürümler eklendi.
Böylelikle, çıkışı olmayan, tabansız bir kuyuya düşerek, mafyavari hatalara, terör cürümlerine, uyuşturucu ve kara para aklama hatalarına bulaştı. Her açılan davayı yıkamak ve kapatmak için de rüşvet karanlığına girmek zorunda kaldı. İşte tüm sorun bu. Ne yaparsan yap, beyhude Belam Bin Baura üzere süreyi erteledin. Lakin süren doldu, mühletin bitti. Kısıklıya biz Allah C.C müsaadesiyle, Pirânın himmetiyle tekrardan girip, hasbi kardeşlerimizle Kısıklıyı biz yöneteceğiz.”